Ankara – 19.01.2012 – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, TRT, Bereket TV ile NTV’nin canlı yayınlarına katılarak, soruları yanıtladı; sorunları, çözüm önerilerini ve hedefleri anlattı.
NTV’de yayımlanan “Ekonomi Notları” programına konuk olan Bayraktar, tarım ve gıda fiyatlarının enflasyona etkisinin biraz da popülist yaklaşımla dile getirildiğini, bu söylentilere pek aldırış etmemek gerektiğini belirtti. Bayraktar, “Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, üretici fiyatları bir yılı içinde yüzde 13,33 oranında arttı. Buna karşılık tarım ürünlerinde yüzde 10,54, gıdaya baktığımızda da yüzde 12’lik bir artış görüyoruz. Bu açıklanan enflasyon rakamlarının altında bir rakam demektir. Dolayısıyla tarım ve gıda menfi değil, müspet, enflasyonu aşağı düşürücü yönde ekonomiye olumlu katkıda bulunmuştur” dedi.
Tarım ürünlerinde tarladan seraya, seradan tarlaya geçiş esnasında tarım ürünleri fiyatlarında bir takım oynamalar olabileceğini kaydeden Bayraktar, şöyle devam etti:
“Bir de doğal afetler zaman zaman Türk tarımını vuruyor. Bazen don, bazen dolu, bazen aşırı yağışlar üretimi fevkalade olumsuz etkileyebiliyor. Bunlar da ürünlerde fiyat artışlarına sebebiyet verebiliyor. Ama biz yıl ortalamalarına baktığımızda enflasyonu olumsuz yönde etkileyecek manzara oluşmuyor.”
Bayraktar, kırmızı et fiyatları ve ithalatı konusundaki soruya, “tabii ithalatın başladığı zaman Haziran 2010’du. O zaman perakende dana etinin fiyatı 23 lira civarındaydı. Kasım 2011 fiyatlarına baktığımızda Kasım 2011’e baktığımızda fiyat yüzde 9 artışla 25 lira gelmiş. Kuzu eti fiyatına baktığımızda 22 liradan yaklaşık yüzde 27 artışla 28 lira civarına çıkmış. Bu şunu da gösteriyor. İthalat fiyatları düşürücü yönde bir etki yaratmamış. Tüketiciyi koruyan bir referans da olmamış. Üretimi artırmak esastır. İthalata başlamadan evvel 5-6 ay daha beklenmiş olsaydı üretim artıyordu. Fiyatlar pik yapıp, sonra arz talep dengesi oluşup fiyatlar oturacaktı. Biraz acele edildi. İthalat başladı. İthalata devam edilecekse üreticinin girdi bazında desteklenmesi çok önemli. Üretimi artırdığımızda Türkiye’nin potansiyeli ihtiyacımızı karşılayacak. Hatta önemli ölçüde ihracatçı da olabiliriz.”
Süt fiyatlarıyla ilgili olarak bir alt sektörde üretici de rahatsızlık varsa tüketicinin de rahatsız olacağını bildiren Bayraktar, her noktada sürdürülebilir üretiminin olmasının fevkalade önemli olduğunu kaydetti. Süt hayvancılığında fiyat istikrarı noktasında yıllardan beri bir sıkıntı yaşandığını belirten Bayraktar, fiyat istikrarı sağlanamadığı için de verimlilik yükselmesine karşın istenen seviyeye gelinemediğini anlattı. Yem fiyatlarının aşırı yüksek olduğunu, “80 kuruş süt, 80 kuruş yem. Parite 1’dir. Bu paritenin aşağı yukarı 1,3-1,5 olması gerekiyor” dedi.
Sütte kanserojen etkisi olan madde kalıntıları olduğuna yönelik iddialar konusunda da şunları söyledi:
“Burada iki şey var. Biri antibiyotik, diğer ise aflatoksin kalıntısı. Antibiyotik hayvana verildiği için süte geçiyor, aflatoksin yemle alakalı bir konu. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in açıklamaları, kamuoyunu rahatlattı. Binde 1 dahi değil. Aslında biz sanayiciyi ve üreticiyi buluşturduk. Bugün yıllık 7 milyon ton süt üreticiden sanayiciye gidiyor. Tabii bu çok iyi denetleniyor. Hijyen koşullar da sağlanıyor. Ben binde 1’in altındaki değerleri çok önemsemiyorum. Avrupa Birliği ülkelerine de gitseniz bu rakamın altında bulamazsınız. Telaşlanacak bir şey yok. Türkiye’de gayet iyi, tertemiz süt üretiliyor. Bunun teknolojisi de fevkalade yayılmış durumda. Türkiye’de.”
Ham olarak bakıldığında Türkiye’nin tarım ürünlerinde 4 milyar dolar ihracatı, aşağı yukarı 8 milyar dolar da ithalatı bulunduğunu, işlenmiş gıda ürünleri de katıldığında Türkiye’nin net ihracatçı olduğunu ifade eden Bayraktar, şöyle devam etti:
“TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre 3 milyar dolaylarında bir dış ticaret fazlamız görünüyor. En son Türkiye İhracatçıları Meclisi (TİM) rakamlarına bakıldığında aşağı yukarı 18 milyar dolar ihracatımız var. Bu fevkalade sevindirici bir gelişme ama hedefimiz bu değil. Türkiye, mevcut potansiyelini çok iyi değerlendirmek suretiyle 40-50 milyar dolarlık ihracat rakamı yakalayabilir. Diğer hedefimiz Cumhuriyetin 100. yılında 150 milyar dolarlık bir tarımsal hasıla. Türk çiftçisi desteklendiği takdirde başarabilir.
Çiftçi kayıt sistemine giremeyen 2-2,5 milyon üretici var. Bunlar hazine arazilerinde ecrimisil ödeyerek üretim yapıyorlar. Veraset ilamı var, intikalini yaptırmamış varislerini bulamıyor. 2-B arazilerinden doğan sorunlar var. Ama her halükarda bu sorunlar Ziraat Odalarının da içinde bulunduğu, bir komisyon marifetiyle üretim yapan bu insanlar bu desteklerden süratle yararlanır. Komisyon tarımın envanterini de çıkarır.
Özel bankaların yüksek faizli kredileri üreticiyi zaman zaman zorluyor. Tabii bu borç çevrilemiyor ve çiftçi icra kıskacına giriyor. Bu yüzden biz çiftçinin Ziraat Bankası’ndan borçlandırılması ve özel sektör borçlarının kapatılması gerektiğini söylüyoruz. Bunu en kısa zamanda da sağlamamız lazım.”
-Bereket TV-
Bayraktar, Bereket TV Genel Müdürü Mehmet Öztürk’ün hazırlayıp sunduğu yaklaşık 1,5 saatlik programda, 2011 yılını tarım sektörü açısından değerlendirdi. Bayraktar, Mehmet Öztürk’ün istihdam rakamları, tarımsal girdi kullanımı, bitkisel ve hayvansal üretim, tarım sigortaları,desteklemeler, çiftçinin kullandığı banka kredileri ile TZOB ve Ziraat Odalarının işlevini, ülke tarımına olan katkılarına yönelik sorularını cevaplandırdı.
-TRT Anadolu-
-TZOB Genel Başkanı Bayraktar, TRT Anadolu’da canlı yayımlanan “Bu Toprağın Sesi” programında da sunucu Umut Özdil’in sorularına yanıt verdi. Bayraktar, yaklaşık 1,5 saat süren programda, 2011 yılının tarım sektörü açısından değerlendirmesini yaptı, gübre, tarım destekleri,
hayvancılık, bitkisel üretim, krediler gibi, üreticiler açısından çok önemli konularda yöneltilen soruları cevaplandırdı, sorunları ve çözüm önerilerini dile getirdi.
-Sebze-meyve fiyatları-
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, NTV Radyo’da yayımlanan “Halkın Sesi” programında da sebze-meyve fiyatlarına ilişkin soruları yanıtladı.
Üretim alanlarının başka ürünlere kayması, yüksek işçilik masrafları, Kasım-Aralık’ta yaşanan don ve ihracat gibi nedenlerle Aralık ayında fiyatı en fazla artan ilk 5 ürünü sebzelerin oluşturduğuna dikkati çeken Bayraktar, portakalın ise fiyatı en fazla düşen ürün olduğunu belirtti. Bayraktar, “Aralık ayında tüketici fiyatları, karnabaharda yüzde 48,89, patlıcanda yüzde 40,16, salatalıkta yüzde 38,41, lahanada yüzde 23,82, domateste yüzde 10,94 arttı. Portakal fiyatları yüzde 22,34, limon fiyatları da yüzde 7,54 geriledi’’ dedi.
Karnabahar ve lahananın ağırlıklı olarak Ege bölgesinde, özellikle İzmir Tire, Torbalı, Aydın Söke’de yapıldığını bildiren Bayraktar, pamukta geçen yıl yaşanan fiyat artışı sonucu pamuğa yönelme olması nedeniyle bu yıl üretimde azalma yaşandığını belirtti.
Domates, salatalık, patlıcanın en önemli örtü altı ürünler olduğunu bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:
“Sera şeklinde yapılan domates, salatalık ve patlıcan üretimi, her yıl bu dönemlerde azalmaktadır. Bundan dolayı piyasaya arz edilen miktar azalıyor ve fiyatlar da buna bağlı olarak yükseliyor.
İhracatı devam eden domates, salatalık ve patlıcanda zaten az olan ürün arzının daha da azalması iç piyasada fiyat yükselişlerine neden oldu.
İlerleyen dönemlerde ciddi bir don olayıyla karşılaşılmazsa, piyasaya arz edilen ürün miktarının artmasıyla birlikte fiyatların düşmesi beklenmektedir.”
Portakal ve limon fiyatlarındaki düşüşü de değerlendiren Bayraktar, Suriye sınır kapısının kapatılmasının özellikle portakal, limon gibi ürünlerin Arap ülkelerine ihracatını olumsuz etkilediğini kaydetti. Bu yıl, genel olarak ihracat yapılan ülkelerdeki talepte de bir düşüş olduğunu belirten Bayraktar, “Belirtilen sıkıntılar nedeniyle ihraç edilemeyen ürünler iç piyasada ürün fazlalığına dolayısıyla da fiyatlarda düşüşe neden olmuştur” dedi.