Balıkçılıkta av yasağı yarın başlıyor…
ANKARA- 14.04.2023-Türkiye Ziraat Odaları
Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 15 Nisan’da başlayacak av
yasağına ilişkin yaptığı açıklamada “15 Nisan’dan sonra tüm denizlerde trol ve
gırgır ağları ile avcılık yapan balıkçılar balık avlayamayacak. Av yasakları
balık popülasyonunu ve denizlerimizi korumak için alınan bir önlemdir” dedi.
Av
yasağının 1 Eylül 2023'e kadar devam edeceğini ve su ürünleri üretiminde
sürdürülebilirlik için yasaklara uyulması gerektiğini vurgulayan Bayraktar,
açıklamasına şöyle devam etti:
“Sürdürülebilir
balıkçılığın sağlanması için tüm balıkçılarımızın av yasaklarına uymaları
gerekiyor. Yasak avcılık faaliyetlerinin de İl/İlçe Müdürlüklerimize ya da
Jandarmaya bildirilmesi önem taşıyor.
Av
yasağı süresince balıkçı tezgâhlarında daha çok kültür balıkları olan çipura,
levrek ve alabalığın yanı sıra ithal edilen balıkları ve av sezonunda avlanıp
uygun koşullarda saklanan balık türlerini bulmak mümkün olacak.
Av
yasağının başlamasıyla birlikte, balıkçılar karasuların bitişiğindeki
uluslararası sularda ve su ürünleri avcılık tebliği ile getirilen düzenlemelere
uyulması şartıyla uzatma ağlarıyla avcılık yapabilecek.
Av
yasaklarına uyulması sektör için büyük önem taşıyor. Tezgâhlardaki balık
çeşitlerinin ve miktarlarının azalmaması için yoğun baskı altında yapılan
avcılıkta yasaklar büyük rol oynuyor.
Balık
alırken boy yasağına aykırı olarak avlanmış küçük balık satışına, av yasağı
süresince yasak olan türlerin satışına ve balık satış yerlerinde asgari hijyen
şartlarına uyulup uyulmadığına dikkat edilerek balık alınmalıdır. Vatandaşların
bu yöndeki tavır ve tutumları balıkçılık sektörü için büyük önem arz ediyor.”
“Avcılık üretimi
düşüyor, yetiştiricilik artıyor”
Su
ürünleri üretim rakamlarına göre avcılıkta düşüş, yetiştiricilikte ise büyüme görüldüğünü
ifade eden TZOB Genel Başkanı Bayraktar, “2002 yılında 566 bin 682 ton ile su
ürünleri üretiminin yüzde 90,3’ü avcılıkla karşılanırken bu rakam 2012 yılında
432 bin 442 ton ile yüzde 67,1’e, 2020 yılında ise 328 bin 165 ton ile yüzde
41,1’e geriledi. 2002 yılında 61 bin 165 ton ile su ürünleri üretiminin yüzde
9,7’sini yetiştiricilik karşılarken bu rakam 2012 yılında 212 bin 410 ton ile
yüzde 32,9’a, 2020 yılında ise 471 bin 686 ton ile yüzde 58,9’a yükseldi.
20
yıl önce ülkemizin balık ihtiyacının neredeyse tamamı avcılık üzerinden
karşılanıyordu. Günümüzde ise yetiştiricilik sayesinde geçmiş yıllara göre
avcılığa bağımlılık azaldı.
2021
yılında yılı su ürünleri üretimimiz yüzde 1,8 oranında artarak, 799 bin 851
tona yükseldi. Su ürünleri üretimimizin 32,8'ini avcılık yoluyla elde edilen
deniz balıkları, yüzde 4,1'ini avcılık yoluyla elde edilen diğer deniz
ürünleri, yüzde 4,1'ini avcılık yoluyla elde edilen iç su ürünleri ve yüzde
59'unu yetiştiricilik ürünleri oluşturuyor.
Bölgeler
bazında baktığımızda, 2021 yılı su ürünleri avcılığında ilk sırayı yüzde
50,5’lik pay ile Doğu Karadeniz Bölgesi aldı. Doğu Karadeniz Bölgesi’ni yüzde
26,9 ile Batı Karadeniz, yüzde 12,5 ile Ege, yüzde 5 ile Akdeniz ve yüzde 4,8 ile
Marmara Bölgesi izledi.
Avlanan
balık türlerinde ilk sırada yüzde 57,8’lik pay ile hamsi geliyor. Hamsiyi sırasıyla
çaça, istavrit ve sardalya izliyor. Denizlerden balıklar dışında avlanan iki
önemli tür, ülkemizde tüketilmeyen, yurt dışına ihraç edilen beyaz kum midyesi
ve deniz salyangozudur.
Kişi
başına su ürünleri tüketimimiz gelişmiş ülkelere oranla oldukça düşük kalıyor.
Dünyada kişi başına su ürünleri tüketimi yaklaşık 20 kilogramdır. Kişi başına
balık tüketimi 6,7 kilogram olan ülkemizde su ürünleri tüketiminin artırılmasına
yönelik tedbirlerin alınmasına ihtiyaç vardır” diye konuştu.
“Su ürünleri üretiminde
sürdürülebilirlik ana politika olmalı”
Türkiye’de
denizlerden avcılıkla yapılan üretimin kıyı balıkçılığına dayandığını belirten Bayraktar,
şunları kaydetti:
“Mevcut
balıkçı teknelerinin fazla olması da av baskısı yaratıyor. Ülkemizde yeterli
altyapı oluşturulamadığı için açık deniz balıkçılığı yapılamıyor. Bu nedenle de
av baskısı kıyı sularımızda yoğun olarak görülüyor.
Ülkemizde
uzun süreli açık deniz balıkçılığı yapabilecek, avladığı su ürünlerini işleyip,
depolayabilecek bir filo kapasitesi bulunmuyor. Uluslararası sularda avcılığın
yapılabilmesi için gerekli girişimlerin ve bu yönde yatırımların yapılması su
ürünleri sektörümüz için büyük önem taşıyor.
Sürdürülebilir
avcılığın sağlanması sektörün geleceği için önemlidir. Bu amaçla stokları
koruyucu ve geliştirici yönde araştırmaların yapılmasına ve koruma kontrol
çalışmalarının artırılmasına öncelik verilmelidir.
Sağlıklı
beslenme açısından da büyük önem taşıyan su ürünlerini sofralarımıza taşıyan
balıkçılarımızın av yasaklarına titizlikle uyması büyük önem taşıyor.
Su
ürünleri avcılığı yapan tüm balıkçılarımızın da sürdürülebilir avcılığın
sağlanabilmesi için uygulanan balık boyu, zaman, derinlik, mesafe ve av
araçları ile ilgili düzenlemelere ve yasaklara titizlikle uymaları, kendi
geleceklerini tehlikeye atmamaları gerekiyor.
Su
ürünleri üretiminde sürdürülebilirlik ana politika olmalı ve bu politika
çerçevesinde gerekli stratejiler, eylem planları ve hedefler belirlenmelidir.”