14 Mayıs Dünya
Çiftçiler Günü
TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
-"Çiftçimizi mutlu edemezsek, ülkemizi mutlu edemeyiz. Çiftçimiz üretemezse Türkiye aç kalır"
-“Tarım sektörünün en büyük problemi,
girdi maliyetlerinin yüksekliğidir”
-“Dünyada
pandemi, kuraklık, savaş nedeniyle gıda krizleri ve kıtlık başladı. Çin başta
olmak üzere birçok ülkede gıda milliyetçiliği yapılıyor”
-“Tarımsal
hâsıla yönünden Avrupa’da birinci, Dünya’da ilk 7 arasında olduğumuzu ifade
ediyoruz. Bu ülkenin tarımsal potansiyeline, bu gıda fiyatları yakışmıyor. Hem
üreticimizi hem de tüketicimizi bu tablo memnun etmiyor”
-“Hükümetimizden
özellikle girdi maliyetlerini azaltacak bir üretim teşvik paketi açıklamasını
bekliyoruz”
-“Hedefimiz 100 milyar dolar hasılası olan, 50 milyar dolar
ihracat yapan ve çiftçisinin refahını sağlamış bir tarım sektörü olmalıdır”
-“Türkiye’nin acil
olarak tarım istatistiklerini güncellemesi gerekir. Bu çalışmaya Ziraat Odaları
olarak katkı vermeye hazırız”
-“Gençlerimizin ve
kadınlarımızın Sosyal Güvenlik Kurumu primlerinin yarısının devlet tarafından
karşılanması Sosyal Güvenlik Sistemine girmelerini kolaylaştırır”
Ankara-
14.05.2022- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 14
Mayıs Dünya Çiftçiler Günüyle ilgili görüntülü basın açıklaması yayınladı.
“Uluslararası Tarımsal Üreticiler Federasyonu (IFAP)
tarafından 1984 yılında 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü ilan edildi. Bugün, bazı
ülkelerde ve ülkemizde çeşitli etkinliklerle kutlanıyor” diyen Bayraktar, bugün
vesilesiyle Türkiye Ziraat Odaları Birliği ve Ziraat Odaları olarak sektörle
ilgili görüşlerini ve beklentilerini kamuoyuyla paylaştı. Bayraktar’ın basın
açıklaması şöyle;
“Hâlihazırda tarım sektörünün en büyük problemi, girdi
maliyetlerinin yüksekliğidir. Girdi fiyat endeksiyle üretici fiyat endeksi
arasındaki fark açıldı. Girdi fiyatlarının yüksekliği üretimi olumsuz
etkilemekte, üreticimiz daha az girdi kullanmaktadır. Örneğin geçen senenin son
çeyreğinde ve bu senenin ilk çeyreğinde taban ve üst gübre kullanımında azalma olduğunu
tespit ettik.
Üreticilerimiz geçmiş yıllara nazaran daha az gübre
kullandılar. Bu durum bütün ürünleri etkilemekle beraber buğday arpa gibi
hububat ve bakliyat ürünlerinin üretimini olumsuz etkileyecektir. Gübre
fiyatları son bir yılda yüzde 300’e varan oranlarda zamlandı. Mazot fiyatları
yüzde 239, yem fiyatları ise yüzde 130’un üzerinde zam gördü. Bu durum sektör
açısından sürdürülebilir değildir.
Dünyada pandemi, kuraklık, savaş nedeniyle gıda krizleri ve
kıtlık başladı. Birçok ülke, Çin başta olmak üzere gıda milliyetçiliği
yapmakta, gıda ürünlerini stoklamakta ve ihracatına sınırlamalar getirmektedir.
Bu koşullarda ülkemizin gıda ihtiyacını ithalatla karşılama imkânı yoktur.
İnsanımızı doyurmak için çiftçilerimiz üretmek zorundadır.
Dünyada ve ülkemizde en büyük enflasyon kalemi gıdadır. İnsanlar
pahalı olduğu için gıdaya ulaşmakta zorluk çekmekte, bu da kıtlık algısı
yaratmaktadır.
Tarımsal hâsıla yönünden Avrupa’da birinci, Dünya’da ilk 7
arasında olduğumuzu ifade ediyoruz. Bu ülkenin tarımsal potansiyeline, bu gıda
fiyatları yakışmıyor. Hem üreticimizi hem de tüketicimizi bu tablo memnun
etmiyor.
Bu ülkede gıda ürünlerindeki pahalılık kıtlık algısı
yaratmasın, tarımsal potansiyelimizi harekete geçirmeliyiz. Bu manada
hükümetimizden özellikle girdi maliyetlerini azaltacak bir üretim teşvik paketi
açıklamasını bekliyoruz. Böyle bir açıklama üreticimizin moralini yükseltir.
Toprağına bağlanmasını ve üretimini artırmasını sağlar. Ayrıca üretimi bırakan
üreticilerinde tekrar üretime dönmesi sağlanabilir. Taşı toprağı ekelim
diyorsak, bir karış toprak boş kalmasın istiyorsak, üreticimizi ve üretimi daha
fazla desteklemeliyiz.
Türkiye
tarım potansiyeli yüksek, dünyada yetişmeyen birçok ürünü yetiştirebilen bir
ülkedir. Tarımın GSYH içerisindeki payı yüzde 5,6’dır. Tarımsal hâsıla 45
milyar dolar, ihracatımız ise 25 milyar dolardır. Tarımda kişi başı gelir 3 bin
doların altındadır. Bu tabloyu değiştirmeliyiz. Hedefimiz 100 milyar dolar
hasılası olan, 50 milyar dolar ihracat yapan ve çiftçisinin refahını sağlamış
bir tarım sektörü olmalıdır. Bu hedefe ulaşmak için çiftçiyi merkeze alan
devlet politikalarına ihtiyaç vardır. Tarım sektöründe uygulanacak Devlet
politikaları değişen Hükümetlere ve Bakanlara göre değişmemeli, kalıcı
olmalıdır.
Ülkemizde
zaman zaman tarım şuraları yapılmakta bu şuralara kamu ve özel kurum ve
kuruluşlar ile Sivil Toplum Kuruluşları, üniversiteler katılmakta sektörle
ilgili önemli kararlar alınmaktadır. Fakat tarım şurası kararlarının çoğu kâğıt
üzerinde kalmakta, uygulamaya geçirilmemektedir. Bu kararlar kalıcı devlet
politikaları olarak hayata geçirildiğinde, sektörün hedeflerine ulaşması daha
kolay olacaktır.
Tarım
nüfusu hızlı bir şekilde azalıyor. Gençlerimizi kırsalda tutmak oldukça
zorlaştı. Kadın çiftçilerimiz üretimde olmazsa ülkeyi doyuramayız. Tarım
sektöründe çalışanların yaklaşık yarısı kadın çiftçilerimizdir. Ülkenin
tarımsal üretimine büyük katkı sağlayan kadın çiftçilerimizin yüzde 94,5’u
Sosyal Güvenlik Sistemine dâhil değildir. Gençlerimizin ve kadınlarımızın
Sosyal Güvenlik Kurumu primlerinin yarısının devlet tarafından karşılanması Sosyal
Güvenlik Sistemine girmelerini kolaylaştırır. SGK sistemine dâhil olan çiftçi sayısı 497 bine
kadar düştü. Çiftçilerimiz asgari ücrete bağlı olarak artan primlerini ödemekte
güçlük çekiyorlar. Prim gün sayısını azaltarak ödeme gücüne kavuşturulmaları
gerekiyor.
Türkiye’de
sağlıklı bir tarım envanteri yoktur. 2001 yılındaki veriler halen
kullanılmaktadır. İşletme sayısı, arazi büyüklüğü, parsel sayısı, kimyasal
gübre, zirai ilaç kullanımı, hayvan sayılarıyla ilgili veriler sağlıklı
değildir. Örneğin, kesilen birçok hayvan, Bakanlığın hayvan kayıt sistemi olan
TURKVET’den düşülmediği için o hayvanlar varmış gibi görünüyor. Yeterli denetim
yapılmadığı için kesilmiş, ölmüş inekler sistemde yaşıyor görünüyor. Bu nedenle
bakanlığın hayvan sayımlarında sağlıklı veri elde edilemiyor. Mevcudu bilmeden
üretimle ilgili orta ve uzun vadeli planlamaları yapamazsınız. Türkiye’nin acil
olarak tarım istatistiklerini güncellemesi gerekir. Bu çalışmaya Ziraat Odaları
olarak katkı vermeye hazırız.
Tarım ve
Orman Bakanlığı çiftçi kayıt sistemine (ÇKS) 2 milyon 170 bin çiftçi kayıtlıdır
ve desteklerden faydalanmaktadır. Çeşitli sebeplerden dolayı ÇKS’ye kayıtlı
olmayan 2 milyondan fazla çiftçi destekten mahrum kalmanın yanı sıra ürünlerine
sigorta yaptıramamaktadır. Bu nedenle bütün çiftçileri kayıt altına alacak bir
sistem kurarak gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
Çiftçimizi
mutlu edemezsek, ülkemizi mutlu edemeyiz. Çiftçimiz üretemezse Türkiye aç
kalır. Tarlaya girerken de hasadını yaparken de yüzü gülen çiftçi istiyoruz.
Ülkemizde hasat dönemi başlıyor. Hasadın bereketli olmasını diliyorum. Bu vesileyle bütün çiftçilerimizin 14 Mayıs
Dünya Çiftçiler Günü’nü kutluyorum.”